VEHBİ YAHŞİ
Köşe Yazarı
VEHBİ YAHŞİ
 

TEK DEVLET TEK DİL

Devletlerin vatandaşları genellikle farklı etnik kökenlere mensup bulunurlar. Bu etnik unsurlardan birinin ana dili eğitim dili olabilmesi için bu unsurun tarihi olarak bir coğrafi bölgede yaşıyor olması gerekir.  Böyle bir durumun varlığı ortada öteden beri birleşik bir devletin yahut devlet içinde özerk bir yapının varlığını gösterir. Böyle bir durumda söz konusu yapılar tabiatları icabı zaten ana dilde eğitim yapıyorlardır. Türkiye’de ise böyle bir durum söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ne birleşik bir devlet unsuru ne de özerk bir yapı var olmuştur. Tarihi müktesebatlara bakınca devletlerin genellikle bir millet tarafından kurulduğunu görürüz. Bu sebeple devletler Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya,Çin,Türkiye vb. gibi kurucu milletlerin adı ile anılmaktadır. Devletlerin bünyesinde biri kurucu millet olmak üzere farklı milletler bulunabilir zaten genellikle bulunurlar da.  Kurucu millet dahil her milletin fertleri eşit haklara sahip vatandaşlardır. Kurucu milletin diğer milletlerden farklı hakları ve üstünlükleri yoktur. Kurucu unsur tabii olarak kimliğini devlete vermiş olmakla beraber hem o hem de diğer unsurlar devletin eşit hak ve yetkilere sahip yapı taşlarıdır. Nitekim Türkiye’de farklı etnik kökenlerden olan Kürtler, Araplar, Çerkezler, Arnavutlar, Gürcüler, Boşnaklar Ermeniler, Rumlar vb. leri tıpkı Türkler gibi devleti oluşturan toplumun asli unsurlarıdır. Kısaca, devletin eğitim dilinin kurucu milletin dili olması bir tercih konusu değil, tabii bir durumdur.  Denilebilir ki, Türkiye 1923’te kurulduğuna ve süreç içinde mesela diğerleri yanında sosyolojik unsurlar olarak Kürtler, Araplar ve Çerkesler de bulunduğuna göre bunları da kurucu unsurlar olarak görmek gerekmez mi?  Eğer Türkiye 1923’te kurulmuş olsa idi o zaman Türkiye’deki bütün etnik unsurlar da kurucu millet olurdu. Ne var ki Türkiye devleti 1923’te kurulmuş değildir. 1923’te rejimi Meşrutiyetten Cumhuriyete geçmiştir. Devletin kuruluşu değil 1923, geriye doğru 1299’u hatta 1071’ide aşar.   Türkiye; 1071’de Anadolu’ya giren Büyük Selçuklu Türk Devletinin Anadolu’da 9.yy’dan beri oluşan Türk beyliklerini egemenliği altına alması ile kurulmuş olan yaklaşık bin yıllık bir Türk devletidir.  Moğol istilaları sonucu iktidarı kaybeden Selçuklu hanedanından sonra Türk beyliklerini egemenliği altına alan siyasi güç Osmanlı Beyliği olduğu için 1299’dan Sonra devlet Osmanlı Hanedanının adı ile anılmaya başlamıştır.  1923’te de devlet başkanlığı Osmanlı Hanedanının uhdesinden alındığı ve seçimli hale getirildiği yani Cumhuriyet rejimine geçildiği için Devletin bin yıldan beri diğer adı olan” Türkiye” devletin adı olarak öne çıkmıştır. Tarihten getirdiği bir özellik olarak bünyesinde herhangi bir özerk yapı taşımayan Türkiye’nin bu durumunu devam ettirmesi bir zorunluluktan öte tabii bir durumdur. Sonuç olarak söyleyelim ki Türkiye’nin içinde bulunduğu tarihi, sosyolojik ve siyasi yapı tek devlet tek dil ilkesinin gerçekçi bir durumu yansıttığını göstermektedir. 
Ekleme Tarihi: 23 Ekim 2025 -Perşembe

TEK DEVLET TEK DİL

Devletlerin vatandaşları genellikle farklı etnik kökenlere mensup bulunurlar. Bu etnik unsurlardan birinin ana dili eğitim dili olabilmesi için bu unsurun tarihi olarak bir coğrafi bölgede yaşıyor olması gerekir.  Böyle bir durumun varlığı ortada öteden beri birleşik bir devletin yahut devlet içinde özerk bir yapının varlığını gösterir. Böyle bir durumda söz konusu yapılar tabiatları icabı zaten ana dilde eğitim yapıyorlardır. Türkiye’de ise böyle bir durum söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ne birleşik bir devlet unsuru ne de özerk bir yapı var olmuştur.

Tarihi müktesebatlara bakınca devletlerin genellikle bir millet tarafından kurulduğunu görürüz. Bu sebeple devletler Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya,Çin,Türkiye vb. gibi kurucu milletlerin adı ile anılmaktadır. Devletlerin bünyesinde biri kurucu millet olmak üzere farklı milletler bulunabilir zaten genellikle bulunurlar da.  Kurucu millet dahil her milletin fertleri eşit haklara sahip vatandaşlardır. Kurucu milletin diğer milletlerden farklı hakları ve üstünlükleri yoktur. Kurucu unsur tabii olarak kimliğini devlete vermiş olmakla beraber hem o hem de diğer unsurlar devletin eşit hak ve yetkilere sahip yapı taşlarıdır. Nitekim Türkiye’de farklı etnik kökenlerden olan Kürtler, Araplar, Çerkezler, Arnavutlar, Gürcüler, Boşnaklar Ermeniler, Rumlar vb. leri tıpkı Türkler gibi devleti oluşturan toplumun asli unsurlarıdır. Kısaca, devletin eğitim dilinin kurucu milletin dili olması bir tercih konusu değil, tabii bir durumdur. 

Denilebilir ki, Türkiye 1923’te kurulduğuna ve süreç içinde mesela diğerleri yanında sosyolojik unsurlar olarak Kürtler, Araplar ve Çerkesler de bulunduğuna göre bunları da kurucu unsurlar olarak görmek gerekmez mi?  Eğer Türkiye 1923’te kurulmuş olsa idi o zaman Türkiye’deki bütün etnik unsurlar da kurucu millet olurdu. Ne var ki Türkiye devleti 1923’te kurulmuş değildir. 1923’te rejimi Meşrutiyetten Cumhuriyete geçmiştir. Devletin kuruluşu değil 1923, geriye doğru 1299’u hatta 1071’ide aşar.   Türkiye; 1071’de Anadolu’ya giren Büyük Selçuklu Türk Devletinin Anadolu’da 9.yy’dan beri oluşan Türk beyliklerini egemenliği altına alması ile kurulmuş olan yaklaşık bin yıllık bir Türk devletidir.  Moğol istilaları sonucu iktidarı kaybeden Selçuklu hanedanından sonra Türk beyliklerini egemenliği altına alan siyasi güç Osmanlı Beyliği olduğu için 1299’dan Sonra devlet Osmanlı Hanedanının adı ile anılmaya başlamıştır.  1923’te de devlet başkanlığı Osmanlı Hanedanının uhdesinden alındığı ve seçimli hale getirildiği yani Cumhuriyet rejimine geçildiği için Devletin bin yıldan beri diğer adı olan” Türkiye” devletin adı olarak öne çıkmıştır.

Tarihten getirdiği bir özellik olarak bünyesinde herhangi bir özerk yapı taşımayan Türkiye’nin bu durumunu devam ettirmesi bir zorunluluktan öte tabii bir durumdur. Sonuç olarak söyleyelim ki Türkiye’nin içinde bulunduğu tarihi, sosyolojik ve siyasi yapı tek devlet tek dil ilkesinin gerçekçi bir durumu yansıttığını göstermektedir. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaelihaberi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.